Dünya turizm devi TUI'nin Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle anlaşarak Güney Kıbrıs'a getirdiği turistler için Kuzey Kıbrıs'a yönelik tur düzenlenmesi uygulamasını kaldırmasına KKTC yönetiminden sert tepki geldi.KKTC yönetimi, Güney Kıbrıs’ın bu çabalarının, Avrupa Birliği’nin Serbest dolaşım ve özgürlüklerin kısıtlanamaması gibi temel ilkeleriyle aykırılık teşkil ettiğini söyledi.TUI duyurduRum Yönetimi ile anlaşma yaptığını duyuran TUl'nin Kıbrıs Operasyonları Yöneticisi Eva-Maria Scharin'in acentelere gönderdiği mesaj şöyle:"Bu e-posta ile aynı anda hepinizi Kuzey Kıbrıs'a yapılan TUI Turları ile ilgili önemli bir güncellemeden haberdar etmek istiyorum. TUI, Kıbrıs Hükümeti ile İşgal Altındaki Kuzey Kıbrıs'a yapılan turların tanıtımını ve satışını durdurma konusunda bir anlaşmaya vardı. Bu, şu anda kuzeye geçiş yaptığımız tüm dillerdeki ve tüm turları kapsıyor. Bu uzun süredir devam eden operasyonu kapatmak için zamana ihtiyacımız olduğundan, 31 Ağustos 2024 tarihine kadar tüm turları gerçekleştireceğiz." Cumhurbaşkanı Tatar açıklama yaptıKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkesindeki turizm sektörünü hedef alan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) tepki gösterdi.Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Liderliğinin turizm sektörümüzü hedef alan düşmanca girişimine ilişkin açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Rum Liderliği, ekonomimizi çökertmeye yönelik “abluka siyasetinin” odağına bu kez turizm sektörümüzü koymuştur. Buna göre, ülkemizde tatil yapmak isteyen, AB vatandaşları da dahil olmak üzere, önceden rezervasyon yapmış olan kişilerin geçişini tamamen yasa dışı bir şekilde engellemeye yönelik adımlar atmaktadır. Rum yönetimi, bu siyasetini İlgili tur operatörlerine şantaj yaparak yürütmektedir. Bu durum başta Rum Lideri ve dolayısıyla GKRY’nin, Kıbrıs adasının geleceğine dair gerçek niyetini bir kez daha ortaya koymaktadır. Rum Liderliği, 61 yıldır devam ettirdiği baskıcı ve Kıbrıs Türk halkının temel insan haklarını ihlal eden izolasyon zulmü siyasetini sürdürmekte ve özellikle geçtiğimiz Ocak ayından bu yana bu siyasetini ileriye götürme pahasına uluslararası hukuku ayaklar altına almaktadır. Geçtiğimiz hafta itibarıyla sektör temsilcileri ve turizm örgütlerimizle yapılan istişareler üzerine, Avrupa Birliği de dahil olmak üzere, ilgili uluslararası taraflarla temasa geçilmiş ve Rum tarafının bu düşmanlık içeren siyasetine müdahale çağrısı yapılmıştır. Ülkemizdeki taşınmaz mal yatırımları ile üniversitelerimizi yok etmeye yönelik sürdürdükleri ve 1963 sonrasını aratmayan abluka siyasetini bu kez de turizm sektörümüzü içine alacak şekilde genişleten Rum Liderliğini bu çağ dışı siyasetine son vermeye çağırıyorum. Kıbrıs adasında bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz, iki taraf arasında işbirliği ortamının tesis edilmesidir. Rum Liderini, bu ilkel siyasetinden vazgeçmeye ve ileriye doğru yeni işbirliklerinin tesisine yönelik adım atmaya davet ediyorum. Halkımın hak ve çıkarlarını her platformda korumakla mükellef bir Cumhurbaşkanı olarak, AB de dahil olmak üzere ilgili uluslararası çevreler nezdinde konunun yakından takipçisi olacağım."İzah edilebilir bir tarafı yokBaşbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu da günübirlik Kuzey’e geçen turistlere yönelik Rum Yönetimi’nin engelleme çabalarına ilişkin açıklamada bulunarak, Güney Kıbrıs’ın bu çabalarının, Avrupa Birliği’nin Serbest dolaşım ve Özgürlüklerin kısıtlanamaması gibi temel ilkeleriyle aykırılık teşkil ettiğini söyledi. Ataoğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, TUI tur operatörü ile yapmış olduğu Avrupa’dan Güney Kıbrıs’a gelecek olan turistlerin, Kuzey Kıbrıs’a geçişini engelleyecek olan yeni anlaşmasını eleştirerek, gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan ülkemizi olumsuz etkileyeceğini, ancak tüm bunların ötesinde ülkemizi ziyaret eden turistlerin seyahat özgürlüğünün, serbest dolaşım haklarının kısıtlanması açısından da izah edilebilir bir tarafı bulunmadığının altını çizdi.AB’nin bu uygulamaya seyirci kalmasının, temel ilkeleriyle çelişen böylesi bir konuda sessizliğini korumasının da, bu mantıktan uzak durumu destekler nitelikte olacağını ve Ada’daki tek yanlı tutumunu bir kez daha sergilemesine vesile yaratacağını vurguladı. Turistlerin Ada’nın tamamını görme imkan ve hakkından mahrum bırakacak bu uygulamanın gerek AB yasaları gerekse turizmin doğası ve insani değerlerle açıklanamayacağını ifade eden Ataoğlu, bu durumun, Kıbrıs Türkleri üzerine uygulanan izolasyonları körükleyeceğini, sadece ekonomik anlamda değil, adadaki çözüm arayışlarına da sekte vuracağını söyledi. Ataoğlu, bu tür adımların, sadece turistlerin özgürlüğünü kısıtlamakla kalmadığını, aynı zamanda adanın iki halkı arasında daha fazla ayrışmaya neden olduğunu ifadeyle, iki toplum arasındaki bağları güçlendirebilecek, kültürel anlayışı artırabilecek ve barış sürecine katkı koyabilecek turizm sektörünün önüne böylesi engellerin konmasının Ada’daki sorunu derinleştirmekten başka bir amaca hizmet etmeyeceğini ifade etti. Turizm siyasete kurban edilemezBaşbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Almanya’nın en önde gelen tur operatörü olan TUI tarafından yapılan açıklamaya da değinerek, “Kıbrıs Cumhuriyeti” yönetimi ile varılan anlaşma gereği, Kuzey Kıbrıs'a düzenlenen tüm turların 31 Ağustos 2024'e kadar durdurulacağı yönündeki açıklamasının da turizmin doğasına aykırı olarak siyasi bir karar niteliği taşıdığını belirtti.Kararın, sınırın kuzeyindeki tüm turlar için geçerli olacağını duyuran TUI'nin bu kararı sonrasında, yerel rehberleri de olumsuz etkileyeceğini belirten Ataoğlu, “Sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turizmine değil ve sadece devlet düzeyinde değil, bu uygulama ile hem Güney hem de Kuzey Kıbrıs turizmini ve hem Güney’deki hem de Kuzey’deki tur rehberlerini zor duruma sokacağını belirterek, “Turizm, siyasete kurban edilemez. Turizmden geçimini kazanan insanları da yok sayabilecek bu uygulamadan bir an önce geri dönülmesi gerekmektedir” dedi.“Özellikle, TUI'nin 31 Ağustos 2024'e kadar Kuzey Kıbrıs'a düzenlenen turları tamamen durdurmayı planladığını duyurması, iki toplumdaki yerel çalışanların ve turizm sektörü çalışanları için büyük bir belirsizlik yaratmıştır..” diyen Ataoğlu, “Özellikle Avrupa Birliği ve BM’nin, böylesi uygulamalar karşısında kayıtsız ve seyirci kalması, iki uluslararası birliğin tarafsızlık ve güvenilirliğini Kıbrıs Türkü açısından ciddi şekilde sorgular noktaya getirmektedir” dedi.Ataoğlu, BM ve AB’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin iki halk arasındaki ayrımı daha da derinleştirecek tutum ve davranışları karşısında sessiz ve kayıtsız kalmaktan bir an önce vazgeçmesi gerekliliğinin de altını çizerek, “Kıbrıs Türk halkının da, insan temek hak ve özgürlüklerine haiz olduğu gerçeğini unutmadan, yanlı tutum ve uygulamalardan bir an önce geri dönülmeli, bu tarz girişimleri bir an önce durdurmalıdırlar” dedi.
Gündem
Yayınlanma: 21 Ağustos 2024 - 00:00
Güncelleme: 23 Ağustos 2024 - 12:48
KKTC'den, TUI ve Rum yönetimine sert tepki!
Dünya turizm devi TUI'nin Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle anlaşarak Güney Kıbrıs'a getirdiği turistler için Kuzey Kıbrıs'a yönelik tur düzenlenmesi uygulamasını kaldırmasına KKTC yönetiminden sert tepki geldi.
Gündem
21 Ağustos 2024 - 00:00
Güncelleme: 23 Ağustos 2024 - 12:48