Özellikle Pandemi sonrası, seyahat sektöründe BOOM yani patlama söz konusu. Turizmde her yıl bir önceki senenin rekorları kırılıyor. Avrupa birliği ülkeleri Aşırı Turizm olarak nitelendirdikleri bu durumda, ülkelerinde daha fazla turist istemiyorlar.
Kültürel varlıklarını korumak, turistlerin çevre kirliliğine olumsuz etkilerini azaltmak, turizmin yarattığı suni pahalılığın önüne geçmek için Avrupa Birliği ülkeleri ve bazı şehirler, daha fazla turist gelmesin diye önlemler almaya başladılar.
Örneğin; Airbnb isimli ev kiralama sistemi bir çok şehirde yasaklandı veya kısıtlandı, bir çok ülkede otel konaklamalarına ekstra şehir vergileri konuldu, yetmedi vergileri 2 kat artırdılar. Venedik gibi kimi şehirler, turistlere ya giriş parası ya ekstra vergi koydular, yeni oteller açılmasını zorlaştırdılar. Her gün turist karşıtı protestolar yapıyorlar, turistleri rahatsız edip onların üzerlerine boya, çöp atıyorlar.
Ve finalde, Avrupa Birliği ülkeleri dışından gelen turistlere “örtülü” kısıtlamalar uygulamaya başladılar. Öncelikle, vize uyguladıkları ülkelere sınırlı turist kontenjanları tanımladılar. Vize prosedürlerini zorlaştırıp, randevu sürelerini uzattılar.
Türkiye'ye karşı uyguladıkları sert uygulamalarda siyasetin ne kadar önemi var bilinmez ama konsolosluk görevlilerinin bu durum hakkında of the record şikayetlerine bakarsak;
· Çok sayıda sığınmacıya kolayca Türk Pasaportu veriliyor.
· Sonradan Türk Pasaportu alan mülteciler hemen Schengen vizesine başvuruyorlar.
· Konsolosluklar, eski sığınmacılar hakkında polisten bilgi istediklerinde, o kişiye ait bilgiler ancak vatandaşlık aldıktan sonraki döneme ait oluyor. (Daha önce terörist miydi, katil miydi bilinmiyor)
· Belediyelerce çok sayıda GRİ yani hizmet pasaportu veriliyor, bu pasaportla yurtdışına çıkanların bir çoğu geri dönmüyor.
· Bazı sığınmacıların (her nasılsa) yeşil pasaport sahibi olmaları problem oluşturuyor. Son dönemde birçok yeşil pasaport sahibi eski sığınmacılar, başta Almanya olmak üzere Schengen ülkelerine girmeye çalışırken yakalandılar.
· AB tarafından resmen açıklanmasa da, Türkiye’ye tanımladığı turist kontenjanını aşan oranda ve sayılarının 1,5 milyon olduğu söylenen yeşil (özel) pasaport sayısı diğer vize başvurularını etkiliyor.
· Devlet memuru olan yeşil pasaportlunun dışında Avukatlara, Tüccarlara yeşil pasaport verildi.
· Son günlerde, yeşil pasaport ağının eczacılar, gazeteciler, TIR şoförleri, belde belediye başkanları, serbest muhasebeciler, engelli memurlar, bekçiler, muhtarlar, gardiyanlar, tiyatro sanatçıları, öğretim üyeleri, TBMM danışmanları ile sendika yöneticilerine verilerek genişleyeceği söylentisi yayılıyor…
Kısaca, AB ülkeleri resmi olarak açıklamaktan kaçındıkları Türkiye'ye tanınan Turist kontenjanını aştığımızı düşünmektedirler. Çünkü her bir yeşil ve gri pasaportlu Türk’ü potansiyel turist olarak kabul etmektedirler. Bu durumda haricen vize verilebilecek Türk turist sayısı kısıtlanmakta ve vize prosedürleri zorlaşmaktadır.
Duyumlara göre, Türkiye yeşil pasaport temininde gevşek davranırsa çok yakında Amerika, Kanada, Avustralya ve İngiltere’nin yaptığı gibi AB birliği ülkeleri de Yeşil Pasaportlu Türklerden vize isteyeceklerdir. Türkiye’yi küçük duruma düşürebilecek bu durumun yaşanmaması için AB yasaklamadan biz Yeşil Pasaportu yasaklamalıyız. Zaten Kırmızı Diplomatik Pasaport’umuz var, görevli memurlara da Gri Pasaport verilirse bu iş çözülür.
Gerçekte de devlette 15 sene çalışmış bir memurla özel sektörde 15 sene çalışmış mimarın, mühendisin veya çalışanın hiçbir farkı olmaması gerekmektedir. Çünkü, Yeşil Pasaport sahibi 1,5 milyon kişi ve aileleri seyahat etmeseler dahi Türkiye'nin turist kontenjanını işgal ettikleri için yüzbinlerce insanın seyahat hakkı kaybolmaktadır.