İnanıyorum; Dünyayı kadınlar ve gençler kurtaracak ve güzelleştirecekler! Her fırsatta barış ekiyorlar dört bir yana, insan onuru ve hayatının siyasetten çok daha üstün olduğunu bizlere göstermeye çalışıyorlar.
Kadın ve erkek liderlerin kafaları farklı çalışıyor, genelde doğru projeleri kadınlar üretiyor. Biz erkekler genelde ekonominin ne kadar büyüdüğünü veya küçüldüğünü tartışıyor, insan hakları, eşitlik, küresel ısınma ve tahribat gibi konuları aklımıza bile getirmiyoruz. “Bakın burası çok önemli” deyip, varsa yoksa gayri safi milli hasıla rakamlarını sıralıyoruz. Zaten kim takar toplumları yok eden eşitsizlikleri. Hiçbir erkek siyasetçinin ağzından “Saldırıya uğrayan biziz, bu ülkede doğmasa da burada yaşamayı seçen herkes bizdendir, katliam, ayrımcılık, ırkçılık yapanlar ise bizden değildir” benzeri bir söz duydunuz mu?
Ama Yeni Zelanda başbakanı cami saldırısı sonrası aynen böyle söyledi! Bununla da yetinmedi, terörü net bir dille lanetledi, mağdur ailelerin acılarını samimiyetle paylaştı. Müslüman azınlığa sahip çıktı, silah yasasının yeniden düzenlenmesini sağladı, meclisteki konuşmasında ise "O bir suçlu, o bir terörist, tanınmak istiyordu, ama bu fırsatı ona vermeyeceğiz, bizden hiçbir şey alamayacak, onu isimsiz bırakacağız, can alan adamın değil, can verenlerin ismini zikredeceğiz” dedi. Dediğini de yaptı!
Sorarım bize ; Daha önce hiçbir erkek siyasetçiden bırakın böyle bir duyarlılık gördünüz mü, hiçbir konuşmada bu başlıklara değinildiğini duyduk mu? Duyamayız, çünkü erkek siyasetçiler farklı bir profil çiziyorlar. Çoğu aşırı sağcı, popülist, savaş çığırtkanı (Örnek Trump ve türevleri) ya da sadece konuşup, hiçbir şey yapmayan sol tandanslı sözde lidercikler.. Kendi küçük dünyalarındaki hırs ve kibir yüklü hayallerini gerçekleştirmeye uğraşırlarken, radikallik adına ne varsa yükselmesine, kötülüklerin, ayrımcılığın, adaletsizliğin artmasına yol açıyorlar.
Bu vesile ile girişimlerini takdirle izlediğim ve ilham aldığım üç kadın siyasetçiyi tanıtmak istiyorum sizlere; Birincisi İzlanda Başbakanı Katrin Jakobsdottir, 43 yaşında, Yeşil ve Sol Hareketin lideri, esas işi polisiye roman yazmak, ama o mutluluğun resmini çizmeye adamış kendini. İkinci lider İskoçya Başbakanı, Nicola Sturgeon, o da 49 yaşında, 4 yıldır ülkesini başarıyla yönetiyor ve İskoç Ulusal Partisi Lideri. Üçüncüsü, belki de en popüler olanı yukarıda örnek verdiğim Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern. 39 yaşında, İşçi Partisinin Lideri ve kapitalizm karşıtı söylemleri ile tanınıyor.
Bu üç kadın bir süredir vatandaşların mutluluğunu esas alan yeni bir ekonomik model üzerinde çalışmaktalar. “Mutluluk Gündemi” olarak adlandırabileceğimiz proje ana hatlarıyla sağlık ve mutluluk gibi sosyal ölçütlerin önemini geleneksel rakamlarının önüne çıkarmayı hedefliyorlar. Onlar GSYİH (Gayri Safi Yurt içi Hasıla) geyiğinin ardına gizlenmeyip, küresel iklim krizi, eşitsizlik ve dijital hizmetlere erişim gibi sorunları ön plana alarak, daha modern, barış içinde yaşayan ve mutlu bir toplum oluşturmaya çabalıyorlar. Hedefi bu olanların yönettiği ülkelerin durumunu merak edenler günlük gazete haberlerine şöyle bir baksınlar, durumu kavrarlar.
Tekrar ediyorum; Dünyayı kadınlar ve gençler kurtaracak!. Sadece onlar geleceği düşünüyor, her fırsatta barış ekiyorlar. İnsan onuru ve hayatının siyasetten çok daha üstün olduğunu göstermeye çalışıyorlar.
Ama tabii görene, görmek isteyene..
Cemal Kızıltan
Kurucu Moderatör
TURSAPNET
Yahoogroups/Facebook