İslam medeniyetinin önemli düşünürlerinden birisi olan İbn-i Haldun’un "Coğrafya kaderdir" sözünün "Coğrafya Lezzettir" şeklinde değiştirilerek sloganlaştırıldığı Adana Uluslararası Lezzet Festivali'nin 5’ncisi yarın başlıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adana ziyareti nedeniyle üç gün sürmesi planlanan program iki güne indirildi. Açıkçası üç ya da iki gün olmasının bence hiç bir mahsuru yok. Önemli olan Cumhurbaşkanı’nın bu festivale gelip de bir fotoğraf vermesidir.
Böylece Adana Lezzet Festivali şehrin tanıtımı için de çok daha büyük bir fırsat olabilir. Eğer Erdoğan gelmeyecek olsa zorla getiremeyeceğiniz birçok isim de mutlaka Adana’ya gelecektir. Bunların içinde bakanlar, milletvekilleri, siyaset ve iş dünyasının tanınmış isimlerinin yanında basın camiasının da meşhur kalemleri olacaktır. Yerel ve ulusal basın zaten ilgili gösteriyordu ancak Cumhurbaşkanı’nın festival ateşini yakması festivale daha bir anlam katacak, televizyonlardan canlı yayınlar yapılacak, sosyal medyanın gündemi Adana Lezzet Festivali’ne kilitlenecek ve ertesi gün eminim bütün gazetelerde konuyla ilgili en az bir haber ve birkaç köşe yazısı yer alacaktır.
Ben, Adana Lezzet Festivali’ni çok önemsiyorum. Her şeye karşı olduğumu söyleyen meslektaşlarımın bu festivali destekleyen yazılarımın ardından çok şaşırdıklarını biliyorum.
Burada yeri gelmişken adını sonradan sözde Kebap ve Şalgam Festivali olarak değiştirdikleri ve bu sene de alttan alta yine hazırlıklarına başlanan rakı festivali ve Portakal Çiçeği Karnavalı ile Adana Lezzet Festivali’ni neden bir tutmadığımı bir kez daha yazayım;
Adana Lezzet Festivali sizi, beni toplumun her kesiminden insanı kucaklayan bir festival. Portakal Çiçeği Karnavalı gibi dışardan devşirme değil, rakı festivali gibi toplumu ayrıştırmıyor, kanunsuzluğa sevk etmiyor.
7’den 70’e rahatlıkla katılabileceğiniz, içerisindeki şovlar ve görsel şölenlerin yanı sıra tadına doyulmaz Adana’ya has lezzetleri tadabileceğiniz bir festival.
Bu festival çok önemli, Cumhurbaşkanı’nın bu festivale katılacak olması da çok çok önemli ancak dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da var.
Hafta başında Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM) bir açıklama yaptı ve festivalle ilgili bazı konulara dikkat çekti. Açıklamada; "Adana Lezzet Festivali şehrimizin tanıtımı açısından büyük bir fırsat. Pandemi sürecinde online olarak gerçekleştirilmişti. Şimdi yeniden yüz binlerce misafiri ağırlamaya hazırlanıyoruz. Bu kapsamda başta Adana Valiliği olmak üzere organizasyon komitesinin üzerine büyük iş düşüyor. Öncelikle festivalde fahiş fiyatların önüne geçilmeli. Adana’ya has lezzetleri ilk kez tadacaklara unutulmayacakları bir deneyim sunmak için satışı yapılan ürünlerin lezzeti de denetlenmeli. Yine çok önemli konulardan birisi de hijyen meselesi. Geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan görüntülerin ortaya çıkmaması lazım. Salgın hastalık sürecini de düşünürsek hijyen konusunda yaşanacak en küçük bir olumsuzluk şehrimizin tanıtımına büyük darbe vurabilir" denildi.
Bu sözlerin üzerine pek bir şey yazmamıza gerek yok sanırım. Başta Adana Valisi Süleyman Elban olmak üzere konunun muhatabı herkes fiyatlandırma ve hijyen konuları üzerinde mutlaka hassasiyet göstermelidirler.
Açıkçası bu iki konuyla ilgili benim de olumsuz düşüncelerim var. Lokantaya gidip yediğim lezzetin yanından geçmeyen ürünlere daha fazla fiyat ödediğimi biliyordum festivalde. Bunu bir yere kadar anlarım ancak özellikle kokoreç, şırdan gibi ürünlerin yoğunluktan dolayı tam temizlenmeden satıldığına, tatlı vb. ürünlerin üzerinde çeşitli haşeratların gezdiğine, kebapçıların yanında adeta çöp dağları olduğuna şahit oldum önceki yıllarda. Bunu da dönemin İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne söylediğimde herhangi bir önlem alınmadığını da gördüm. Biz yine de başlamadan uyarmış olalım.
Bu iki konuyu çözebilirsek Adana olarak hepimiz kazancı çıkacağız. Yoksa önümüzdeki yıllarda bu festivale gelecek kimseyi bulamayabiliriz.
Lezzet Festivali’ne gidin. Ailece gidin. Büyüklerinizi ve küçüklerinizi de götürün. Lezzetli ürünlerin sayısız olduğu bir coğrafyada doğmak kaderimiz madem bu kaderi en güzel şekilde yaşayalım.
Bütün bunları yazmışken festivalin fikir babalığını yapan ve gerçekleştirilmesinde büyük emeği olan eski Valimiz Mahmut Demirtaş’ı da analım ve kendisine teşekkür edelim.